Körleşme - Elias Canetti





Körleşme  veya kamaşma Canetti’nin yazdığı dilde karşılığı kamaşma olarak geçiyor. Türkçe’de ise körleşme biri göze gelen fazla ışıktan gözün görmeme durumu diğeri göze siyah bir perde inmesi durumu. Bu farklılık bana sadece diller arasında bir fark olarak gelmedi, belki de öyle değildir ama benim çıkarımım kitaplar ve entelektüel ritüellerle kutsanmış aydın kişinin yani Dr. Kien’in  kendi yarattığı dünyada kendini aydın, çevresindekilerini ise cahil olarak nitelendirerek aydın kesime yapılmış bir eleştiri yönünde.  Fakat buradaki Kien cahil olarak gördüğü kişiler tarafından daima taciz ediliyor ve yağmalanmaya çalışılıyor yani her şekilde Dr. Kien’in kendi içinde var ettiği dünyasına saldırılıyor. Kien’in bu olaylar karşısında kayıtsız kalması işin ayrı boyutu. Benim asıl varmak istediğim düşünce ise aydın kişinin topluma yabancılaşmış, toplumun onu anlayamamasını düşünmesi ve o topluluk tarafından ortaya çıkarılmış olan kitapları bir meta olarak görmeye başlaması kitaplar sanki topluluktan bağımsız, insanların toplumdan ve diğer insanlardan kaçması ve sığınması gereken bir kule olarak görülüyor.  Şimdi yukarıda bahsettiğim körleşme ve kamaşma başlıklarının kitapla ne kadar uyuştuğundan bahsetmek istiyorum. İnsanın bir işi yaparken aldığı zevk ve başarısı onun egosunu tatmin eder ve kendini ileri görmesini sağlar Dr. Kien sevdiği iş olan kitaplarla zaman geçirmeyi bir ritüel haline getirerek kendi egosunu tatmin ediyor çok bilginin verdiği –gözü kamaştıran ışık- cesaret ile kendi çevresindekilerini kendi dünyasındaki nitelikleri karşılayamadığı için cahil görüyor. Bu onun dış dünyaya karşı gözüne perde inmesine sebep oluyor.  Nuri Bilge Ceylan’ın yönetmenliğini yaptığı ‘’Kış Uykusu’’ filmindeki Aydın karakteri bir nevi Dr. Kien’e benzemektedir. Kitaplar ve entelektüel ritüelin verdiği huşu Aydın’ı kendi çevresine cahil, alt insan olarak bakmasını sağlamıştır. Peki bunun zengin burjuva tiplerinden ne farkı vardır? Sadece kitap okuyup bilgili olması mı? Tabi bunu her entelektüel yaşamı arzulayan insanlar için söyleyemeyiz. Gerçekten de toplumda var olan riyakar ve sahte yüzler karşısında kendi kabuğuna çekilen insanlarda vardır. Fakat bunların farkı ise bunu korkmadan karşısındakilerine söyleyebilmeleridir. Dostoyevski’nin Yeraltından Notlar adlı hikâyesinden esinlenerek çekilen yönetmenliği  Zeki Demirkubuz’un yaptığı Yeraltı filmindeki Muharrem'de buna bir örnektir. . Bu örnekleri günümüz sinemacılarından ve Türk yapımı filmlerden vermemin sebebi daha basit anlaşılması ve anlatmak istediğimin ne olduğunun kavranmasıdır.

Popüler Yayınlar

Dediği gibi...

Yazı , edebiyat, sinema vs gibi entelektüel uğraşlarla uğraştığım günden beri kendimle ve arkadaşlarımla konuştuğumda hep kendi olmak konusu...