Güneş beni ısıtabilir,
yağmur beni ıslatabilir,
ay beni aydınlatabilir 
sen bana üçüsünü birden 
bir arada yapıyorsun gülüşünle, 
Nerdesin ey kutsal sevgili
 Güneş battı,yağmur dindi,
ay ışıgını çekti benden...
Düşünün bir düğündesiniz çevrenizde gelin ve damatın babası tüm her şeyi halletmiş alnının akıyla çocukları evlendirmeyi planlıyor.Anneleri çocuklarının yuvadan çıkışından bir üzüntü duyuyor ama bir yandan da onları mutlu görünce üzüntü yerini sevince bırakıyor. Ortalıkta ne yaptığını bilmeyerek dolaşan çok iyi süslenmiş,gelin ve damadın kardeşleri, yeni bir aşk aramaya belki bu düğün sayesinde yeni bir düğünün oluşmasına zemin hazırlayan şacları taranmış kuaförde yapılmış kadın erkekler, para kazanmak için müzik yapan grup, ortalıkta yeni arkadaş edinip durmadan koşturan çocuklar, akrabalar, komşular hiç birinin aklından birazdan bomba patlaması geçiyormuydu hayır çünkü o an onlar tarihler boyu süregelen toplumu oluşturan bir kavramı yani bir aileyi oluşturmak için toplanmıştılar hepsinin aklında farklı şeyler vardı, umutları vardı, heyecanları vardı, sevgileri vardı karıncayı incitmeyen öfkeleri vardı ve bir an patlama oldu heyacanları, umutları, sevgileri, öfkeleri uzuvlarıyla birlikte bir yerlere dagıldı 
Onlarda umutlanmamaya, sevmemeye ,öfkelenmemeye,heyacanlanmamaya tövbe ettiler...

Popüler Yayınlar

Dediği gibi...

Yazı , edebiyat, sinema vs gibi entelektüel uğraşlarla uğraştığım günden beri kendimle ve arkadaşlarımla konuştuğumda hep kendi olmak konusu...